- Böbrek; nefronlarda idrar oluşturma işlevini üç aşamada gerçekleştirir.
- Yüksek kan basıncının etkisiyle kan hücreleri, plazma proteinleri ve yağ molekülleri dışındaki kan içeriğinin glomerulustan bowman kapsülüne geçmesine süzülme denir.
- Kalpten aorta pompalanan kanın yaklaşık 1/4’ü böbrek atardamarıyla böbreklere gelir.
- Böbrek atardamarıyla gelen kan; oksijen, besin ve üre bakımından zengindir. Böbrek içinde kılcallara ayrılan damarlar glomerulus kılcallarını oluşturur.
- Glomerulustan çıkan götürücü damar, nefron kanallarını saran bir ağ oluşturur.
- Glomerulus kılcallarında süzülme tek yönlüdür. Kan basıncı etkisiyle pasif taşımayla gerçekleşen süzülme esnasında kan hücreleri, plazma proteinleri ve yağ molekülleri gibi büyük moleküller bowman kapsülüne geçemez.
- Su, glikoz, amino asitler, vitaminler, Na+, K+, Ca+2, Mg+2, HCO-3 vb. iyonlar; üre, ürik asit, amonyak ve kreatinin gibi boşaltım maddeleri yer alır.
- Albumin de bulunabilir.
- Bowman kapsülünde bu süzüntüdeki maddelerin konsantrasyonları kan plazmasıyla aynıdır.
- Süzüntü içerisinde bulunan bu moleküller getirici atardamarlarda fazla götürücü atardamarlarda azdır.
- Kan basıncı artarsa böbreklerde süzülme hızı da artar.
- Böbreklerde bir günde yaklaşık 180 litre sıvı süzülür.
BİLGİ: Süzülme
olayı glomerulusta bulunan kılcal damarlardaki yüksek kan basıncından dolayı
pasif taşımayla gerçekleşir. ATP
harcanmaz. Daima
glomerulus kılcallarından bowman kapsülüne doğru tek yönlü gerçekleşir. |
Maddeler |
Getirici atardamar |
Götürücü atardamar |
Su |
Fazla |
Az |
Glukoz |
Fazla |
Az |
Amino asit |
Fazla |
Az |
Tuz |
Fazla |
Az |
Mineraller |
Fazla |
Az |
Üre |
Fazla |
Az |
Oksijen |
Fazla |
Az |
Bikarbonat iyonu |
Fazla |
Az |
Albümin |
Eşit |
|
Trigliserit |
Eşit |
|
Kan hücreleri |
Eşit |
BİLGİ: Bowman kapsülüne geçen süzüntü içerisinde bulunmayanlar:
|
Nefronlarda
Süzülme Hızını Belirleyen Basınçlar 1.Glomerulus
kılcallarındaki kan basıncı (70mmHg): Kanı glomerulus
kılcallarından bowman kapsülüne iter. 2.Glomerulus
kılcallarındaki ozmotik basınç (32 mmHg):
Kan basıncının zıttıdır. 3. Bowman kapsülü içindeki hidrostatik basınç (14 mmHg): Bowman kapsülünden glomerulus kılcallarına doğru etki oluşturan bir kuvvettir. Süzülme = Glomerulusdaki Kan Basıncı – (Glomerulusun Ozmotik Basıncı + Bowmandaki Hidrostatik Basın) Buna göre, glomerulustan bowman kapsülü
yönünde olmak üzere toplam süzülme basıncı 70 - (32+14)
= 24 mmHg olur. Bu süzülme basıncı etkisi ile glomerulus
kılcallarından bowman kapsülüne doğru tek yönde, ATP harcamadan süzülme olayı gerçekleşir.
|
Böbreklerde
süzülme hızını etkileyen faktörler: 1.Kan
basıncının artması. 2.Kanın
protein ozmotik basıncının azalması. 3.Soğuk
havalarda kan damarları daralır ve kan basıncı artar. Bundan dolayı da
süzülme hızı artar. Fazla idrar oluşur. 4.Vücut
sıcaklığının artması kalp atışını dolayısı ile kan basıncını arttırır.
Süzülme hızı da artar. 5.Sıcak
havalarda terleme ile su kaybedilir. Ayrıca kan damarları genişler. Kan
basıncı düşer. Bun bağlı olarak da süzülme hızı azalır. Az idrar oluşur. 6.Fazla
oranda tuzlu besin yenilirse, süzülme hızı artar. Bu durumda getirici
atardamar genişlerken götürücü atardamar daralır. Glomerulus kılcallarındaki
kan basıncı artar. Buna bağlı olarak da süzülme hızı artar. 7.Kan şekeri arttığında süzülme hızı artar. Glikozun geri emilimi Na+ iyonlarının yardımı ile olur. Bu nedenle kanın Na+ derişimi artar. Getirici atardamar genişlerken götürücü atardamar daralır. Glomerulus kılcallarındaki kan basıncı artar. Buna bağlı olarak da süzülme hızı artar. |
- Bowman kapsülüne geçen süzüntünün nefron kanalcıklarında ilerlerken içerisindeki yararlı maddelerin bu kanalcıkları saran kılcallara geçerek yeniden kan dolaşımına katılmasına geri emilim denir.
- Geri emilim; proksimal tüp, henle kulpu, distal tüp ve idrar toplama kanalı boyunca gerçekleşir.
- Bowman kapsülünde geri emilim olmaz.
- Geri emilim, vücutta su ve madde kaybını önleyen önemli bir mekanizmadır.
- Günde yaklaşık 2 litre idrar üretildiğine göre süzülen sıvının %98’i geri emiliyor demektir.
- Nefron tübülleri ve toplama kanalı geri emilimde görevlidir.
- Nefron kanallarının kıvrımlı yapıda uzun oluşu yüzey genişliği sağlar.
- Bu kanalların kılcal damarlarla sarılı olması geri emilimi kolaylaştırır.
- Geri emilim pasif ya da aktif taşımayla olur. (Ozmoz, difüzyon ve aktif taşıma ile gerçekleşir.)
- Bowman kapsülünden proksimal tübüle geçen süzüntüden
- Maddenin kandaki miktarı eşik değerinin üzerindeyse geri emilim olmaz, madde idrarla dışarı atılır.
- Eğer kanda kalsiyum konsantrasyonu düşükse parat hormonun etkisiyle idrarda neredeyse hiç kalsiyum bulunmaz.
- Sağlıklı bir insanda glikoz ve amino asitlerin %100’ü, suyun %99’u, sodyumun %99,5’i, ürenin %50’si geri emilerek tekrar kana verilir. Böylece kandaki madde yoğunluğu ve ozmotik basınç sabit tutularak homeostasi sağlanır.
BİLGİ: ADH
(Vazopressin) normalden fazla salgılanması durumunda daha fazla su geri
emilir. Daha
az miktarda ve derişik idrar oluşturulur. Az
salgılanması durumunda ise az su geri emilir. Daha
çok miktarda ve seyreltik idrar oluşturulur. |
- Aldosteron hormonu ile vücudun mineral dengesi sağlanır. Böbrek üstü bezinden salgılır.
- İdrar toplama kanalında geri emilim tamamlanır.
- İdrar toplama kanalında, su ve üre difüzyon ile geri emilir.
- Geri emilim maddenin kandaki yoğunluğuna bağlıdır.
- Her maddenin kandaki normal değerine eşik değer denir.
- Bir maddenin kandaki yoğunluğu eşik değerin üzerinde ise bu değeri aşan kısım nefron kanalcıklarından geri emilmez, idrarla dışarı atılır.
- Sağlıklı insanlarda glikoz ve amino asitlerin %100’ü, suyun %99’u, sodyumun %99,5’i, ürenin %50’si geri emilerek tekrar kana verilir.
- Böylece kandaki madde konsantrasyonları ve ozmotik basınç sabit tutularak homeostasinin oluşumuna katkı sağlanır.
- Kreatinin %100’ü atılır.
BİLGİ: Kreatin
nefron kanallarından geri emilmez. Kreatin, karaciğer, böbrekler ve
pankreasta doğal olarak üretilip, kanla kaslara gelen bir bileşiktir.
Kaslarda enerji sağlamak için kullanılır. |
BİLGİ: Glomerulus
kılcallarında kan basıncı ortalama 60 mmHg olup Glomerulus kılcalları boyunca
bu değer ozmotik basınçtan yüksektir. Bu nedenle
Glomerulus kılcallarında daima süzülme olur geri emilim gerçekleşmez |
- Glomerulustan bowman kapsülüne geçemeyen bazı iyonların (H+, K+, NH4+), antibiyotik, NH3, bikarbonat ve boya gibi bazı atık maddelerin aktif taşıma ile nefronu saran kılcal damarlardan nefron kanalcıklarına madde geçmesi olayıdır.
- Salgılama olayının yönü geri emilimin tam tersidir.Ağırlıklı olarak distal tüpte gerçekleşir.
- Salgılanan maddeler; ilaçlar, bazı organik asit ve bazlar, zehirli maddeler, amonyak, hidrojen iyonları, potasyum iyonları, boya gibi bazı atık maddelerdir.
- Bu işlem homeostasi bakımından önemlidir.
- Süzülme, geri emilim ve salgılama olaylarının sonucunda idrar oluşur.
- Süzüntü, toplama kanalıyla toplanır kanalın sonuna geldiğinde artık idrara dönüşmüştür.
- İdrar buradan böbrek havuzcuğuna iletilir.
- Böbrekten çıkan idrar, böbrek toplama kanallarıyla idrar kesesine gelir.
- Her ne kadar süzülen potasyumun tamamına yakını geri emilse de salgılamayla bir miktar potasyum (K+) idrara katılır.
- Hidrojenin idrarla atılması nedeniyle idrar pH’ı genelde asidiktir.Ortalama idrar pH'ı 6 olarak kabul edilmektedir.
- İnsanın vücudunda en yoğun ozmotik basınca sahip sıvı idrardır.
- Süzülen, geri emilen ve idrara katılan maddelerin miktarları ve geri emilme oranları;
- Vücutta çözünmüş haldeki mineral maddelerle suyun atılması veya tutulması üriner sistem sayesinde gerçekleşir.
- Kanın ozmotik basıncının ayarlanması ve üre, ürik asit, kreatinin gibi metabolik atıkların vücuttan uzaklaştırılması da üriner sistemin görevidir.
- Süzülme, geri emilim ve salgılama fonksiyonları sayesinde böbrekler homeostasinin korunmasını sağlar.
BİLGİ: Homeostazis (İç denge)
|
- Antidiüretik hormon (ADH; Vazopressin) toplama kanallarının duvarındaki epitel hücreler üzerinde etkilidir ve suyun geri emilmesini sağlar.
- Vücudun su ihtiyacı hissettiği plazma ozmotik basıncının artması durumunda hipofiz bezinden salgılanır. miktarı artar.
- Suyun kana doğru geri emiliminin artması idrarın bileşimindeki suyu azaltır ve idrar yoğunlaşır.
- Aldosteron hormonu, nefronun distal tübüllerini ve toplama kanallarını etkileyerek daha fazla sodyum (Na+) ve suyun (H2O) geri emilmesini sağlar. Aldoteron potasyumun atılımını da hızlandırır. Böylece kan basıncı yükselir ve kan hacmi artar.
KISA: Boşaltımda
görev alan hormonlar: 1. Kalsitonin: Tiroit
bezinden salgılanır Böbreklerden
Ca+ iyonlarının geri emilimini azaltır. 2. ADH (Antidiüretik hormon= Vazopressin): Böbreklerden
suyun geri emilimini arttırır. Kanın
osmotik basıncı artınca hipofiz bezi uyarılır ve hipofizden ADH salınır. 3. Parathormon: Paratiroit
bezinden salınır. Böbreklerden
Ca+ iyonlarının geri emilimini arttırır. 4. Aldosteron: Böbrek
üstü bezinden salınır. Böbreklerden
Na+ ve Cl- iyonlarının geri emilimini arttırır. K-
iyonlarının geri emilimini azaltır. Na+
ve Cl- geri emildiğinde kanın osmotik basıncı artar ve buna bağlı
olarak suyun geri emilimi artar.
Kanda
kalsiyum eksikliği varsa parathormon salgılanır ama kalsiyum fazlaysa
kalsitonin salgılanarak, kalsiyum vücuttan uzaklaştırılır. Böylece kalsiyum
dengesi sağlanmış olur. |
- Böbrekler; su ve tuz dengesinin korunması, boşaltım atıklarının vücuttan uzaklaştırılması ve hücre dışı sıvıların pH’ının korunmasında da görevlidir. Normalde 7,4 olan kanın pH’ı çeşitli tampon sistemler sayesinde dengede tutulur.
- Kandaki pH dengesinin asitliğe doğru değişmesine asidoz, bazlığa doğru değişmesine alkaloz denir.
- Asidoz ve alkaloz durumlarını önlemek için H+ iyon konsantrasyonlarını düzenleyen asit-baz tampon sistemleri devreye girer.
- Solunum sisteminde, dokular tarafından üretilen CO2’in karbonik aside sonrasında da H+ iyonları ve bikarbonat iyonlarına dönüşmesi tersinir bir şekilde gerçekleşir.
- CO2 miktarı arttıkça ortamda H+ iyonları artar ve pH azalır.
- Böbrekler, bir tampon görevi üstlenerek fazla H+ iyonlarını uzaklaştırırken HCO3- iyonlarının geri emilimini artırır. Böylece pH’ın dengelenmesine yardımcı olur.
BİLGİ: Böbrek
Yetmezliği ve Diyaliz eğer böbrekler görev yapamaz halde hastalanmış ise
böbrek yetmezliği ortaya çıkmış demektir. Bu durumda
hemodiyaliz ile kanın artık maddeleri uzaklaştırılır Hemodiyaliz
sırasında kan, hastanın atar damarının birinden diyaliz aletine pompalanır.
Alet kandaki artık
maddeleri uzaklaştırır. Daha sonra kan hastanın toplar damarına geri verilir. Kalıcı böbrek
yetmezliği olan hastalar böbrek nakli yapılana kadar diyalize gereksinim
duyarlar. Böbrek
naklinden fayda sağlayacak hastalar böbrek ölen kişilerden alınmaktadır.
|
BİLGİ:
1.
Metabolizmanın hızlanması ile vücut sıcaklıkları artar. 2. Postları
(kılları) sıklaşır, deri altındaki yağ katmanları kalınlaşır. 3. Derideki
damarlar daralır, ısı yayılması azaltılır. 4. Vücut
çıkıntılarındaki (ayaklar, kuyruk…) damarlarda ters akım ile ısı değişimi
sağlanır. 5. Titreme
ile vücut sıcaklığı arttırılır. 6. Büzülme ve sıcak yerlere gitme davranışı gösterir. Endotermlerin Sıcakta Vücut Sıcaklığını Düzenlemesi 1.
Metabolizmaları yavaşlar. 2. Postları
(kılları) seyrekleşir, yağ katmanları incelir. 3. Derideki
damarlar genişler, ısının yayılması sağlanır. 4. Buharlaşma ile ısı kaybı sağlanır. Terleme ve soluk verme sırasında buharlaşma olur. Sık soluma sağlanarak buharlaşma arttırılır. 5. Üyelerini
açarak yatma, soğuk yerlere gitme davranışı görülür |
Maddeler |
Böbrek atardamarı |
Böbrek toplardamarı |
CO2 |
Az |
Fazla |
O2 |
Fazla |
Az |
Su |
Fazla |
Az |
Üre |
Fazla |
Az |
Tuz |
Fazla |
Az |
Glikoz |
Fazla |
Az |
Vitamin |
Fazla |
Az |
Kan basıncı |
Fazla |
Az |
Kan akış hızı |
Fazla |
Az |
Atık madde |
Fazla |
Az |
Plazma proteinleri |
Eşit |
|
Protein ozmotik basıncı |
Eşit |
|
Alyuvar hücresi |
Eşit |
BİLGİ: Üre
miktarı bakımından böbrek atar damarı, böbrek toplar damarı ve üreter
karşılaştırıldığında; üre miktarı en çok olan böbrek atar damarı, en az olan
ise böbrek toplar damarıdır. Üre
yoğunluğu çoktan aza; üreter >
böbrek atar damarı > böbrek toplar damarı |
İDRAR MİKTARININ DÜZENLENMESİ
- Memelilerde idrar miktarı;hava sıcaklığına, kan basıncına, alınan sıvı miktarına, henle kulpu ve toplama kanalı uzunluğuna bağlı olarak değişebilir.
Sıcak ortamdaki değişim |
Soğuk ortamdaki değişim |
Kılcal damarlar genişler, Kan basıncı azalır, Süzülme hızı azalır, Terleme ile su kaybı artar, İdrar miktarı azalır. |
Kılcal damarlar daralır, Kan basıncı artar, Süzülme hızı artar, Terleme ile su kaybı azalır, İdrar miktarı artar. |
Sıcak ortamlarda yaşayan memelilerde, henle kulpu ve toplama kanalı uzun,
malpighi piramitleri büyüktür. |
Soğuk ortamda yaşayan memelilerde henle kulpu kısa, toplama kanalı uzun,
malpighi piramitleri küçüktür. |
BİLGİ: Çöl
ortamında (kurak bölgelerde) yaşayan memeli hayvan türlerinin henle kulpu
uzun ve öz bölgesinin derinliklerine kadar uzanır. Bu sayede suyun geri
emilimi artar ve idrarla atılan su miktarı azalır. Yani
yoğun (derişik) idrar oluşturulur. |
- Böbrekler; süzülme, geri emilim asidik veya bazik maddeler salgılama ve iyon değişimi gibi etkilerle vücuttaki kanın ve hücreler arası sıvının su, sodyum, potasyum gibi maddelerin dengede kalmasını sağlar.
- Kanın pH’ı 7,4′tür. pH değerinin 7 veya 7,7 olması durumu ölüme sebep olur. Böbrekler kanın pH’ı değiştiğinde hidrojen ve karbonat iyonlarını salgılayarak kan pH’ını düzenler. Fazla hidrojen iyonu oluştuğu zaman bunu böbrek kanallarındaki sodyum iyonu ile değiştirerek hidrojen iyonunu azaltır, pH’ı düşürmüş olur.
- Böbrekler kanın yoğunlaşması ile hipofizden salgılanan vazopressin (ADH) hormonu ile suyun geri emilimini artırarak doku sıvısındaki su miktarını ayarlar.
- Böbrek üstü bezlerinden salgılanan aldosteron hormonunun etkisi ile böbrekteki mineral ve tuz miktarı dengede tutulur.
- İnsan kanındaki tuz oranı %1 dir. Deniz suyu içen bir insanın kanında yoğunluk artacağından dokulardan kana su geçişi artar. Bu durumda dokular fazla su kaybeder böbrekler bu tuzu atmaya çalışsa da gerekli süzme ve boşaltımı yapamazlar ve fazla su kaybından dolayı ölüm olur.
BİLGİ: Fazla
miktarda deniz suyu içen insan ölür. İnsan
kanındaki tuz oranı %0,09 dur. Deniz suyunda %3 oranında tuz vardır. İnsan
böbreği en fazla %2 tuz içeren sıvıyı süzebilir. Deniz
suyu sindirim kanalından emilip kana karıştığında, kanın tuz oranı çok
yükselir. Kanın
ozmotik basıncı arttığı için doku sıvısından ve hücrelerden kan su emilir.
Kanın hacmi artar. Hücreler çok su kaybettiği için plazmolize uğrar. Böbrekler
aşırı miktardaki su ve tuzu kandan uzaklaştıramaz. |
BİLGİ: Akut böbrek yetmezliği ile kronik
böbrek yetmezliğinin oluşma nedenlerinde farklılıklar olduğu gibi akut
yetmezlik ayrıca geçicidir. Kronik böbrek yetmezliğinde ise
böbreklerde kalıcı hasarlar oluşur, geriye dönüşümsüzdür ve ilerleme
yönündedir. Akut yetmezlik aniden gelişir. Tedavi
edilmezse kronik yetmezliğe dönüşebilir. |
BİLGİ:
|
- Kronik böbrek yetmezliğinin en etkin tedavisi böbrek naklidir. Böbrek nakli, temel olarak bir insanın böbreğinin bir diğer insana yerleştirilmesidir. Kişinin akrabalarından alınarak yapılan nakillere “canlı böbrek nakli”, beyin ölümü gerçekleşmiş bir kişiden alınan böbrekle yapılan nakle “kadavra böbrek nakli” denir.
- Böbrek naklinde en önemli sorun yeterli sayıda böbrek vericisi olmayışıdır. Hastaların, kendileriyle uyumlu böbreğe sahip ve verici olmayı kabul eden bir akrabası bulunmayabilir. Bu durumda tek şansları, beyin ölümü gerçekleşen kişilerden alınan böbreklerle yapılacak olan kadavra böbrek naklidir.
- Batılı ülkelerde yapılan nakillerin yaklaşık %80’i kadavra kökeniyken ülkemizde durum bunun tam tersidir. Bunun en önemli sebeplerinden biri beyin ölümü kavramının tam olarak bilinmemesidir. Beyin ölümü geri dönüşü olmayan koma hali olarak tanımlanır. Kalp, böbrek ve karaciğer gibi hayati organlar bir süre daha yaşamaya devam etse de beyindeki ana kumanda merkezleri geri dönülmez olarak hasar gördüğü için bir süre sonra tüm organların çalışması durur, yani ölüm kaçınılmazdır. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra, kalbin durmasına kadar geçen süre bazen saatler bazen de birkaç gün sürebilir. Organların bu süre içerisinde alınması gerekir. Bir organ ancak kan dolaşımı durmadan ölür ve kullanılamaz. Bu nedenle bir hastanın beyin ölümü tespit edildikten sonra en kısa sürede hasta yakınlarından bağış için izin istenmesi gerekir. Beyin ölümü tespit edilen bir kişinin birçok organı kullanılabilir. Şu bilinmelidir ki ölen kişinin iki böbreği, karaciğeri, akciğeri, bağırsakları, korneaları ve hatta kemikleri birçok insanın hayatını kurtaracaktır. Bağış yapılmadığındaysa organlar toprağın altında çürüyecektir.
çok güzel bir anlatım
YanıtlaSil