Tavas Anadolu Lise'si Edebiyat Öğretmenlerinden Pelin Soysal, öğrencileriyle katıldığı yarışmada farklı dereceler almışlardır. Yarışmaya katılan öğrencilerimizin çalışmaları yer almaktadır.
Sizi bir kez
daha düşündürmek istedik Mustafa Kemal Atatürk hakkında. Sadece Türkiye
Cumhuriyeti’nin kurucusu olarak değil, bu önemli özelliğinin yanında sizlerin
onu nasıl anladığınızı öğrenmek istedik. Ya da bu yönüyle bu yaşınıza kadar
düşünmediğiniz şeyleri düşündürmeyi amaçladık. Ondan sonra da bunu özgürce,
içinizden geldiğince, istediğiniz şekilde bizimle paylaşın istedik. Yazıyla,
resimle, müzikle, şiirle hatta amatörce de olsa filmle veya aklınıza gelecek
yeni fikirlerle…
Bu yıl
beşinci yılımız. Geçtiğimiz dört yılda ulaştığımız on iki şehrimize ilave
olarak bu yıl üç şehrimize daha ulaşıyoruz. Dört yılda inanılmaz güzel anılarla
dolduk. Bu yıl da yeni sürprizlerin, yeni güzelliklerin bizi umutlandıracağını,
heyecanlandıracağını biliyoruz ve heyecanla bekliyoruz…
Aynı
heyecanı sizin de duyacağınızdan eminiz. Her yıl finale kalan 150’ye yakın
gencimizi uzaksa uçakla, yakınsa diğer imkânlarla İstanbul’a getiriyoruz.
Yarışma Şartnamesinde de göreceğiniz gibi, hiçbir yarışmada verilmeyen
miktardaki ödüllerin verileceği coşkulu ödül töreni ve konserin ardından ertesi
gün İstanbul’un güzelliklerini paylaşıyoruz. Evlerinize geri döndüğünüzde en
güzel anılarla birlikte sevgiyi, coşkuyu, arkadaşlığı da birlikte ödül olarak
götürüyorsunuz.
Sizden
istediğimiz yüreğinizin bir köşesindeki Atatürk sevgisini bizimle paylaşmanız.
Bu sevginizi bizimle birlikte dalga dalga çevrenize yaymanız. Misak-ı Milli
sınırları içerisinde etnik kökeni ne olursa olsun “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran
Türkiye Halkına Türk Milleti denir…” mantığıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin
sınırlarını çizen Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisini devam ettirecek bir nesil
olmanız.
Sevgiyle
kalın.
B.Murat ÖNAY
İstanbul
Dudullu OSB
Yönetim Kurulu
Başkanı
MUSTAFA KEMAL'İ ANLAMAK
FADİME NUR ARPAÇ
ATA’M
Kapatıyorum
gözlerimi,
Sessizliğe gömüyorum kendimi.
Her yerde
çocuklar, askerler,
Güller
atılıyor üstünüzden.
Bayraklar
asılı
Rüzgar
esiyor ufaktan …
İçlerinde biri var
Sarı saçları
savruluyor etrafa
Sonsuzluğa bakan
mavi gözleriyle süzüyor
etrafı
Yanınıza
doğru geliyorum Ata’m,
Kalbim hiç
durmadan hızlı hızlı atıyor ,
Nefesim
kesilecekmiş gibi hissediyorum .
Sımsıkı
sarılıyorum size
İçime bir
huzur kaplıyor.
Biri gelip
götürüyor sizi Ata’m
Çocuklar,
askerler ve anne
babalar ağlamaya başlıyor.
Kırmızı gül
siyahlaşıyor ,
Siren sesleri
duyuluyor,
Tabutlar geçiyor
önümüzden.
Arkadan şehit
anneleri geliyor,
Elinde evladının
fotoğrafı,
Gözlerin de
acıyı görüyorsunuz,
Babası tabutunu
öpüp kokluyor.
Toprağa veriyor
oğlunu
Ve dedikleri
tek şey:
“ Vatan
sağ olsun ! ”
TAVAS ANADOLU LİSESİ
ECE YURTSEVER
9/D
ATATÜRK’Ü
ANLAMAK
Cahillik
hüküm sürerken Osmanlı’da,
Zordu
Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamak.
Ama
kaybetmedi umudunu çünkü o Türk’tü.
Muhtaç
olduğu kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttu!
Aslında
kolaydı Atatürk’ü anlamak.
Sanata önem
verseydin, yeniliğe açık olsaydın,
Atatürk’ün
fikirlerini kendinde bulsaydın.
Fazlasıyla
anlardın Mustafa Kemal’i
Anlayan
anlatsaydı Atatürk’ü,
İleri
görüşlü, koca yürekli derdi.
Hiç kimseye
sınıflara ayırmadı.
“Ne mutlu
Türk’üm diyene” derdi.
Zamanının
bütün dünya liderleri giderdi ayağına.
Gence
yönelik çalışırdı her zaman.
Çünkü genç
gelecek demekti.
Bu zamanda
genci bilinçli yetiştirmek gerekti.
Diğer hedefi
ise öğretmendi.
Genci
yetiştiren bireydi çünkü.
Kendide
öğretmendi ayrıca.
Bize iyi bir
liderin, ileri görüşlü olmayı, laik olmayı öğretti.
Türk’ün
geçmişini araştırırdı hep.
Geçmişini
bilmeyen geleceğini bilemezdi çünkü.
Kitap
okumasını çok severdi.
Fikir
özgürlüğü ile edebiyatın önünü açtı.
Gemileri
karadan yürütmek kadar zordu Atatürk’ü anlamak.
Yordu ulu
önderi ama değerdi milleti için.
Zordu
eskiden alfabe, cahillik bitsin diye,
Latin
alfabesi ile güzelleştirdi yazını.
Anlaşılamadın
Ata’m,
Tek derdinin
Türk millet’i olduğunu.
Türk
millet’i için savaş meydanlarında solduğunu.
Anlayamadılar Ata’m…
Burak KASAP 9/C
ATATÜRK VE
YENİ DEVİR
Ulu önder
Mustafa Kemal Atatürk görseydi bu halimizi emin olun ki kızardı bize. Çünkü bu devrin insanları o
kadar kalleş o kadar kötü oldu ki bırak bu vatan için kan dökmeyi kılını
bile kıpırdatmazdı. Çünkü bu devrin insanları çalışmak yerine kahvede oturup
duruyor, icat yapmak yerine telefonda bir şeyler yapıyor. Oysaki
Atatürk ve tüm şehitlerimiz bunun için mi savaştı?
Onlar
bizimde kendileri gibi savaşmamamızı analarımızı ,bacılarımızı,nişanlılarımızı
bırakmamamız için dondurucu soğukta nöbet beklemeyelim diye uğraştılar.
İcatlarımızı Avrupa ile rekabet içinde olsun, bilimde onları geçelim diye
yaptılar. Biz ne yaptık sorarım size ; cevaplayayım gittik kahvelere yada aldık
elimize telefonları . peki doğru mu yaptık ?
Arada bir
kütüphaneye gitmek varken geri kafalılar gibi neden bütün günümüzü ekran başında geçiriyoruz? Eğer biz bu
dökülen kanlarımızın vatanımız için dökülmesini istiyorsak kalkın oyun başında
adam olmayı gidin kütüphaneye okuyun bir
tarih kitabı okuyun bir vatan için canını feda eden askerlerin öykülerini
okuyun.
Eğer hala
akıllanmıyorsanız “banane ben filmimi izlerim “diyorsanız yada “ tamam tamam
ben kitap okumaya gidiyorum ” deyip kendinizi kandırıyorsanız. unutmayın
bu dünyanın öbür tarafıda var .Orada Atatürk karşına geçip sormayacak mı “biz vatan için savaşırken sen ne yaptın
“diye . O cümlelere karşı hiç yüzün kızarmayacak mı?
“ben bir şey
yapmadım “ diyebilecek misin sorarım sana
eğer bu duruma düşmek istemiyorsan arkadaş sana tek söz
vatana iyi bak .
TAVAS ANADOLU LİSESİ
HURİYE YUSMAK 9/C
Canım Babam,
Bugün
hissettiklerimi başım dik bir şekilde bu satırlara dökebiliyorsam senin sayende
Ata'm. Öncelikle bana bu hakları, özgürlüğü verdiğin için sonsuz teşekkürlerimi
sunarım. Seni sana anlatamam ama bende bunları söylemek istiyorum. Sen baba,
Bir askerin için " Menemen'i yakacak kadar güzel, cesur yürekli bir
liderdin. Çocuklara sahip çıkan, onları güldüren, okutan sendin. Onca savaşın
içinden korkmadan, yılmadan , pes etmeden yürüyen sendin.. Geleceğimizi
aydınlatandın… Onca zaferlerin, başarıların ardındaki kocaman yürekli
komutandın. Vatanı için gözünü kırpmadan canını verecek kadar da cesur
birisiydin.. Babalarda öyle olmaz mı zaten? evlatlarını koruyup kollayan,
yetiştiren, kimsesiz kaldığında umut ışığı olan… Bize ölümün olduğu bu dünyada
ölümsüz olmayı öğreten sensin. Adın her anıldığında gözlerimizi gurur
kaplayacak , gururla o bizim Atamız , babamız diyebildiğimiz insansın sen.
Geçmişimizin, tarihimizin, geleceğimizin her anında olan, bitmeyen bir
sevdasın… Yarınlarımızın umudusun. Sen ki yıllar öncesinden , şimdiki vatanına
olacakları görecek kadar da ileri görüşlü biriydin. Cumhuriyetimizi kuran,
adaleti, özgürlüğü, eşitliği getirensin.. Bizler sayende öğrendik, kitaplar
okumayı, araştırmayı, bilimi, yazmayı, sanatı, sporu, çevik ve zeki olmayı,
düşmanlar karşısında yıkılmamayı, en güzeli de cesur olmayı..
Baba,
aslında sana güzel haberler veremeyeceğim. İyi haberler vermeyi o kadar çok
isterdim ki, ama yapamıyorum. Bize bıraktığın bu ülkenin, güzelliklerin
kıymetini bilmedik, bilemiyoruz. Vatan elden gidiyor babam... Her tarafı güzel
olan ülken elden gidiyor. Biz sadece izliyoruz, elden bir şey gelmiyor. Ah
babam, evlatlarını öldürüyorlar, ülke kan gölü, her taraf ağlayan çocuk, gözü
yaşlı ana baba , ocağına ateş düşmüş ev dolu. Her yeri kin, nefret bürümüş
durumda. Herkes menfaati peşine düşmüş halde. Çok üzülerek söylüyorum ki senin
izinden gelemiyoruz. Başaramadık! Birbirimize sahip çıkmayı, barış içinde
olmayı başaramadık!
Deniz gözlü Ata'm.
Şimdi ki o
denizlerde çocuk cesetleri dolu. Yaşamının yarısında, gülmeye doyamazken
kötülüklerin içinde kaybolan çocuklar dolu.. Her yerde isyan eden, ağlayan,
yakaran analar var, Anadolu artık ''ağlayan ana'' dolu... Sanki koca bir çınar
ağacının yapraklarıyız ve teker teker kuruyup düşüyoruz o dallardan, tutanımız
yok.. 1938'den beri yetim kaldık hepimiz. Bizi tutan o el gitti. Ki seni biz
görmeden seven, hisseden, sana baba diyebilen bir gençliğiz. Her yerde adınla
büyüyen , sana hayranlıkla bakan bir gençliğiz biz. Düşüncelerimi satırlara
dökemiyorum, sana olan sonsuz hayranlığımı anlatacak ne satır ne de bir kelime
bulabiliyorum.. Baba, O deniz mavisi gözlerin gibi olan gökyüzümüz şimdi
bombaların, silahların dumanı altında. O cennet olan güzelliklerimiz,
yollarımız, vatanımız korkudan çıkılmayacak halde. Kızlarımız, Özgecanlarımız,
Cansellerimiz, tek tek insanlığın kurbanı olanlarımız, canlarını , ardında
evlatlarını bırakan askerlerimiz, okuyamayan, cahilliğin kurbanı olanlarımız,
nefisine yenik düşmüşlerimiz, gözünü para hırsı bürümüşlerimiz, ülke elden
giderken, bir şey yapmayıp kendini düşünenlerimiz… Kimi iyi, kimi kötü.
Bölündük dört bir parçaya. Ayrıldık. Tutunacak dalımız kalmadı… İnsanlığın
bittiği durumdayız.
Çıkıp gelsen
babam, o sonsuz ardı olmayan gökyüzünden uzatsan ellerini, o mavi gözlerinle
aydınlatsan vatanımızı. Tutunsak hep beraber , el ele olsak. Yok olan
umutlarımız tekrardan yeşerse. Ama baba inanıyorum ki bunlar da geçecek.. Elbet
bir gün.. Ben açtığın bu yolda gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant
içiyorum. Elbet bir gün olacak. Neden mi? Çünkü; Biz BABAMIZIN GENÇLERİYİZ.
TAVAS ANADOLU LİSESİ
MELİKE DARIVİRANLI 11 / E
Sevgili Ata’m,
Ben, bize bıraktığın cennet yurdun bir
köşesinden sana sesleniyorum. Uğrunda
hayatını verdiğin, başka bir şey düşünmediğin “Türkiye” nin halini gel de gör.
Terör belası yüzünden ülkemizin doğusunda insanlar evlerini terk ediyor.
“Yurtta sulh cihanda sulh” demiştin, barış olsun istemiştin. Ama yapamadık
Ata’m.
Ata’m Gençliğe Hitabe’nde: “Ey Türk
Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet,
muhafaza ve müdafaa etmektir.” dedin ya. Üzgünüm Ata’m. Biz gençler,
sözüne sadık kalamıyoruz. Cumhuriyetimiz elden gidiyor. Biz koruyacaktık ya!
Bizler teknoloji yaygınlaştığından beri teknoloji bağımlısı olduk çıktık. Bir
saniye bile telefondan kafamızı kaldıramaz olduk. Ve sonucunda eğitime önem
diye bir şey kalmadı. Gençler kitap
okumak yerine sosyal medyayla uğraşıyor. Eğitime önemin kalmamasının bir diğer nedeni ise Japonya’nın akıllı
telefon ve tablet üretmesi. Onlar kafalarını kullanıp bu teknolojik araçları
üretmekle uğraşırken biz onların ürettiği teknolojik araçları kullanmakla meşgul
oluyoruz. Okullar da artık ders
kitapları kullanılmamaya başladı. Çünkü yerini tablet bilgisayarlar doldurdu.
Biz gençler ülkemize nasıl sahip çıkacağız böyle? Ata’m en çok da neyden
korkuyorum biliyor musun? Ülkemizin başka
ülkelerin eline geçmesinden. Zaten şimdiden terör ülkemizi yağmalamaya
başladı. Doğu Anadolu da insanlar evlerini terör yüzünden boşaltıp başka bir
yere göç etmek zorunda kaldılar. Orada çocuklar okula gidemiyor, çocuklar
çocukluklarını yaşayamıyor. Çocuklara armağan ettiğin çocuk bayramında artık
onlar oynamıyor, büyük törenler yapılmıyor. Çünkü bayramların kutlanması
yasaklandı. Kutlansa bile okul bahçelerinde oluyor. Çocuk demişken de “Andımızı” da kaldırdılar Ata’m. Biliyor
musun ne kadar üzüldüm? Önceden sabahları sınıfa girmeden gür bir şekilde
söylerdik ama şimdi herkes sessiz bir şekilde sınıfa giriyor. Hiçbir şeyin tadı
kalmadı Ata’m. Biliyor musun akşamları televizyon açmaya korkar oldum. Çünkü
her gün bir patlama, bir şehit haberi duyuyoruz. Tüm Türkiye yasa kapılıyoruz.
Ata’m benim içimde o kadar şey var ki
sana söylemek istediğim ama seni üzmekten, o güzelim mavi gözlerinden gözyaşı
akıtmaktan korkuyorum. Ama sen bizi düşünme. Sen toprağında rahat uyu. Bu
devlet biz gençlere emanet. Ben elimden geleni yapacağım bu vatana hayırlı bir
evlat olmak için. Seni çok seviyorum ve çok özledim. Seni geri getirebileceğimi
bilsem varımı yoğumu senin için harcarım Ata’m. Sen her zaman yanımızdasın.
Her şeye rağmen hala umudum var. Türk Milleti, tek bayrak altında ilelebet
yaşayacak ve biz bu vatanın tek bir karış toprağını kimselere vermeyeceğiz.
NE MUTLU TÜRKÜM
DİYENE
TAVAS ANADOLU LİSESİ
Kader AYDINOĞLU
SENSİZ GENÇLİK IZDIRAP İÇİNDE
Atam ben 2016
yılının Atatürk ruhuyla yaşayan Türkiye Cumhuriyeti gençlerinden biriyim.
Ben senin yaşadığın dönemde yaşamayı çok
isterdim. Neden diye soracak olursan; Türklük ruhu, insanların yaşama ve
yaşatma arzusu, tarih kokan topraklarımızın değeri, senin milletine verdiğin
manevi güç sayesinde kendimi senin kadar güçlü hissedebilirdim. Ama şimdi bakıyorum
ülkemizde bir kaos dönemi hakim, terör
olayları, kadınların kızların öldürüldüğü, insanlarda ki para hırsı, bizim
senden aldığımız Türklük öz değerlerimize zarar veriyor. Ama “ümit ölünce
bitermiş.” Ben bir Atatürk’ün kızı olarak umudumu yitirmedim. Çanakkale
Savaş’ında omuzlarında karda kışta mermi taşıyan fedakar Türk kadınları gibi
senin yolunda ilerleyeceğim. Senden sonra bir daha Atatürk gelmedi. Benim gibi
düşünen ne kadar genç varsa akıntıya kürek çektiğimizin farkındayız. “Biz her
şeyi gençliğe bırakacağız… Gençliğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün
ümidim gençliktir.” Senin bu sözün beni daha da hırslandırıyor. Yolumuz çok
çetin seni anlatmak bu dönemde, fikirlerini yaşatmak artık çok güç hale geldi.
Niye ben de bir Sabiha Gökçen olmayayım ki, benim onlardan ne farkım ve eksiğim
var. Çağdaş Türk kadını okumalı, çalışmalı, anne olmalı, Atatürkçü çocuklar
yetiştirmeli. Seni anlamak her gencin ilkesi olmalı. Eminim hepimiz bu güzel
vatanımızın nasıl kazanıldığını, mehmetçiklerimizin kanıyla sulanmış
topraklarımızın değerini senin ruhunla anlamamız çok mümkün. Herkes senin
eğitime ne kadar önem verdiğini bilir. Oysa şimdi neden bu kadar cahiliyet
anlamıyorum. Atam o kadar bağnaz bir dönemde, demokratlığınla liderler arasında
tarih yazdın. Sakın yanlış anlama sana ülkemin durumunu şikayet etmiyorum.,
sadece umutsuzluklarımı seninle paylaşıyorum. Ama her karanlığın sonu aydınlığa
en yakın başlangıçtır. Senden aldığım öz değerlerle ülkemin çıtasını hep
yükseklere taşımak ülkemin çıtasını hep yüksekte tutmak en büyük hedeflerim
arasında olacak.
Atatürk
ruhuyla yaşayan ben, eğitime destek vererek yetiştireceğim çocuklarıma da, seni
anlatarak, Dünya’nın sonuna kadar Atatürk çiçekleri yetiştireceğim.
Sevgili Atama
Saygılarımla…
TAVAS ANADOLU LİSESİ
SUDE 9/ C
HATTA
ANLATAMADINIZ!
Onu
anlayamadınız, onun açtığı yolu
Onun
aydınlattığı ufku siz aydınlatamadınız.
Meydanda bas
bas bağırmak değildir onu anlamak
Anlıyoruz
dediniz anlayamadınız
Hatta
anlatamadınız!
Her
Cumhuriyet Bayramı’nda, Çanakkale Haftası’nda
Sokakları
doldurup iki üç şiirle anlamış görünmeye çalıştınız.
Hafife
aldığınız hafife aldırttınız. Çocuğunuza Atatürk sevgisini!
Onu
anlatmayı bırakıp farklı şeyler öğretmek için uğraştınız,
Anlıyorum
dediniz anlayamadınız.
Hatta
anlatamadınız!
Onun
yolundan gitseydiniz onu anlamak için,
Çaba
sarfetmediniz çocuklarınıza boş şeyler öğretmek yerine
Atatürk
sevgisini aşılamaya çalışsaydınız.
Atatürk
resmi sadece asılıp bakılıp geçilmezdi.
Anlıyoruz
dediniz anlayamadınız
Hatta
anlatamadınız!
Biz çocuklar
ufkumuzda Atatürk’ü görmek istiyoruz
Onun
yolundan yürümek, onun hayallerini yaşamak istiyoruz
Bize masal
anlatıp kitap okumayın
Bize
Atatürk’ü anlatın!
Anlamamızı
sağlayın gerisini bize bırakın.
TAVAS ANADOLU LİSESİ
Zennure SÖZLÜ 11/D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder